Bir Kış Akşamı Masalı: Sobanın Başında
- derya duran
- 20 Şub
- 2 dakikada okunur

Dışarıda kar, ince ince, sessiz bir sabırla yağıyor. Sokak lambalarının ışığından izlediğimiz her kar tanesi, sanki havada bir anlığına durup kendi yolculuğunu düşünüyor. Çok severiz araba camlarının buğulu yüzeyine parmak uçlarımızla kalpler çizmeye, küçük evlerin sıcak sarı ışığını izlemeye..
Evin bir odasında eski bir radyodan hafif bir cızırtıyla 90’lı yıllardan tanıdık bir şarkı çalsın hadi…. ( şarkı sizden olsun hadi kapatın gözlerinizi) Sözleri ezberden bilinen, o zamanların masum heveslerini ve bitmeyen umutlarını hatırlatan bir melodi. Sobanın üstünde çaydanlık usul usul kaynıyor, annemiz mandalina kabuklarını üzerine attı az önce.. sudan çıkan buharın kokusu biraz tarçın biraz karanfil gibi, içi ısıtan bir geçmişin habercisiydi.
Hikayenin kahramanı ise pencere kenarındaki eski koltukta, dizlerine çektiği yün battaniyenin altına sığınmıştı. Elinde ciltli bir kitap. Sararmış sayfalardan yayılan hafif eski kâğıt kokusu, çocukluğunda kış akşamları okuduğu hikayeleri hatırlatıyordu. O zamanlar da böyle sessiz olurdu dünya; karın sesi dışında hiçbir şey duyulmazdı.
Sobanın yanındaki küçük masa, evin sıcaklığını tamamlayan ayrıntılarla doluydu. Bir fincan sıcak salep, üzerine bolca serpilmiş tarçınla birlikte bu kış akşamının tatlı dokunuşuydu. Yanında taze anne keki , annenin yıllar önce aynı tarifle yaptığı gibi… Bir yudumda çocukluğa, bir ısırıkta güvenli o günlere dönmek gibi. Birdenbire, dışarıdan hafif bir kapı sesi duyuldu. Komşu teyzeydi bu.. Elinde örülmüş bir sepet içinde taze yapılmış börek. “Soğukta yalnız kalınmaz,” dedi gülümseyerek. İçeriye adım attığında, beraberce soba başına geçtiler. Sohbet yavaş yavaş açıldı; geçmişin küçük hikayeleri, eski mahalle anıları, 90’lı yılların o yavaş ama huzurlu günleri.
Her anı, her cümle bir battaniye gibi sarıyordu içlerini. O yılların samimiyeti, insanın kendini güvende hissettiği o sade mutluluklar yeniden canlanıyordu hafızalarda.. Ne akıllı telefonlara ne de hızla geçen günlere ihtiyaç vardı o an. Sadece sıcak bir oda, paylaşılan bir kek ve eski şarkıların naifliği.
Kar hâlâ yağıyordu. Ama içeride, sobanın çıtırtısıyla karışan sesler arasında, dünya olduğundan daha güzel bir yer gibi görünüyordu. Dışarıda soğuk vardı belki, ama içeride her şey sıcaktı: Anılar, sohbetler ve kalpten paylaşılan küçük mutluluklar.
Ve o an, kış akşamının karanlığında herkesin içini ısıtan tek bir düşünce vardı..
Bazen en büyük huzur, geçmişin basit mutluluklarında ve bugünün sıcak bir anında saklıdır.
Komentarze